YAŞLANMA, YAŞ AL! SAĞLIKLI YAŞLANMAK "ANTI-AGING"

Yaşlanma önüne geçemediğimiz fizyolojik bir süreç ancak günümüzün yaşam koşulları, iş yoğunluğu, stres gibi faktörler sebebiyle bu süreç hızlanıp daha erken ve sağlıksız bir şekilde yaşlanmaya sebep olabilir. Fakat bu süreci sağlıklı ve mutlu bir şekilde, vücut fonksiyonlarımızı olabildiğince yüksek tutarak geçirmek Anti-aging yöntemlerinin temel amacıdır. Doğru beslenme, fiziksel-zihinsel aktivite Anti-aging’in üç ana sütun olarak karşımıza çıkıyor.

Beslenme ile Anti-Aging için neler Yapılabilir?

Vücut fonksiyonlarının bozulmasına ve gerilemesine, hücre yıpranmasına ve yaşlanmaya sebep olan vücut zararlılarına serbest radikal adı verilir. Serbest radikaller ilaçlar, stres, sigara, çevre kirliliği ve yanlış beslenme ile oluşabilmektedir.  Eğer vücudumuzdaki antioksidan maddeler dış etkiler sebebiyle yetersiz kalmışsa yaşlanma hızlanır. Bu nedenle serbest radikallerin olumsuz etkilerini en iyi temizleyecek maddeler antioksidan içeriği yüksek besinlerdir. Diyetinizi antioksidan, yaşlanma karşıtı besinlerle desteklemek anti-aging için en önemli adımlardan biridir. O halde antioksidan besinlere şöyle bir göz atmakta fayda var.
Selenyum:  Toprakta sınırlı miktarda bulunan bir elementtir. Önemli vücut koruyucularından, çok güçlü antioksidan maddelerden biri olan selenyumun vücuttaki işlevini yerine getirebilmesi için az bir miktarı bile yeterlidir. Bağışıklık sisteminizi desteklemek için bu maddeyi deniz ürünleri, kırmızı ve beyaz etler, yumurta, brazilya cevizi gibi besinlerden sağlayabilirsiniz.
Vitaminler:

  • Vücutta A vitaminine dönüşen beta karoten bildiğimiz üzere ağırlıklı olarak turuncu renkli sebze ve meyvelerde bulunur. Havuç, turunçgiller, mango, kavun gibi besinlerde yüksek miktarda bulunur. A vitamini özellikle doku onarımı ve yeni hücre üretiminde etkili bir vitamin olduğu için cildin daha sağlıklı ve genç görünmesini sağlayan vitaminlerdendir.
  • Yine taze meyve ve sebzelerden vücudumuza sağlayabileceğimiz vitaminlerden biri de C vitaminindir. Vücutta çok az miktarda depolandığı için günlük tüketilmesi çok önemlidir. Aynı zamanda demir emilimini artırmaktadır. Türk kadınlarının %70 e yakınının da demir yetersizliği oladuğu düşünülürse C vitaminin bizim için önemi daha da artıyor.
  • Antioksidan vitaminlerden bahsederken E vitaminini atlamak olmaz. Antioksidan özelliği en yüksek olan vitamindir. Özellikle güneşin zararlı ışınlarını karşı vücudumuz için bir kalkan görevi görmektedir. Sağlıklı yağlar içeren yağlı tohumlar E vitamini için değerli kaynaklardandır. Badem, fındık, zeytin ve son zamanlarda yıldızı parlayan keten tohumu gibi besinleri sıralayabiliriz. Ancak kalori ve yağ değeri yüksek olan besinler oldukları için miktar konusunda dikkat edilmelidir.

Resveratrol, Antosiyaninler ve Likopen:  Kırmızı ve mor rengin sağlıkla ilişkisini kanıtlayan antioksidan maddelerdir çünkü aynı zamanda besinlerin kırmızı, mor renk almasını sağlayan pigment maddeleridir.  Vücut koruyucu görevlerinde çok güçlü ve başarılı etkiler gösterirler. Bu savaşçı özellikleri Alzheimer’dan da koruduğu için çok önemli maddelerdir. Antiaging etkilerinden faydalanmak için diyetinizdeki yaban mersini, böğürtlen, kiraz, üzüm, domates, greyfurt  gibi güzel renkli besinleri artırın.
Kateşinler ve Polifenoller: Son olarak antioksidan yıldızı çaylardan bahsedelim. Yeşil çay ve beyaz çay siyah çaya göre daha düşük kafein, daha yüksek antioksidan içeriğine sahiptir. İçerdikleri flavanoid grupları ile antioksidan özellik göstermektedirler. Günlük olarak 200 mg kateşin önerilir ve bir bardak yeşil çay 150 mg kateşini karşılamaktadır. Ara öğününüzde 1 fincan yeşil çay güzel bir tercih olacaktır. Ancak diüretik (idrar söktürücü) etkisi sebebiyle hipertansiyon hastaları, gebe ve emzikliler, düzenli ilaç kullanan bireyler tüketirken miktarına dikkat etmeli hekim önerisinin dışına çıkmamalıdır.

Önerilen Makaleler