Bakiye Duran

Tanrıçalar günümüzde var olsaydı ve CESARET TANRIÇASI ilan edilmesi gerekseydi bu kişi kesinlikle BAKİYE DURAN olurdu. Köyde yürüyerek, çalışarak, koşarak, tırpan yaparak güçlenen ve yarışlara hazırlanan, hiç bilmediği ülkelere giden, hiç konuşmadığı dillerdeki insanlarla anlaşan, kimsesiz patikalarda tek başına kilometrelerce koşarak yarışan Türkiye’nin en yaşlı profesyonel sporcusu Bakiye Duran…

 

Bakiye Duran kaç yaşındadır?  

Doğum tarihim 11/01/1959 yani 59.

 

Kaç yıldır koşuyorsunuz ve koşuya nasıl başladınız?

1989 – 2018 = 29 yıl Avrasya Maratonu ile başladım.

 

Ciddi bir sakatlık geçirdiniz mi, tedavi süreciniz nasıl oldu?

Fransa bisiklet yarışında uçuruma yuvarlandım. Sol bilek ve sol omuz kırıldı, ameliyat oldum. Bu yıl Diz eklemlerimde TENDİNİT oluştu, tedavim devam ediyor.

 

Tek seferde en uzun mesafe koştuğunuz yarış hangisidir ve kaç km koştunuz?

241 km (Çek Cumhuriyeti / Bruno 2004)

 

Sakatlanmadan nasıl bu kadar uzun süre koşabiliyorsunuz?

Çok yönlü spor yapıyorum. Koşu, bisiklet, dağcılık, su sporları (kano), köy işleri, bağ bahçe işleri gibi tüm yaz tatillerinde tarla ve bahçelerde çalışıyorum.

 

Yarışlara hazırlanırken nasıl bir antrenman programı uyguluyorsunuz?

Yavaş ve uzun koşular yapıyorum. Her işimi yürüyerek yapmaya çalışıyorum.

 

Koşmakla ilgili en çok hoşunuza giden şey nedir?

Benim koşmak için çok nedenim var. Koşmak için hoşlanmak gerekmez.

KOŞMAK BİR ÖZGÜRLÜKTÜR.

Koşmak kendini yaşamaktır.

Koşmak bir yaşam biçimidir.

Koşmak hayata meydan okumaktır.

Koşmak kendinle hesaplaşmaktır.

Koşmak yaban hayatını yaşamaktır

Koşmak körelmiş genleri canlandırmaktır.

Koşmak insanın kendisi için ayırdığı zaman dilimidir.

Koşmak koşabilmek  binlerce yıldan beri hayatı kazanmanın en temel hareketidir.

Koşmak insanların zeka ve yeteneklerini geliştiren bir eğitim biçimidir.

Koşmak bir spordan öte zorunlu harekettir.

Koşmak eğitim biçimidir. İnsanın kendisini eğitmesidir.

Koşmak tüm insanlığın ortak değerlerindendir.

 

Koşuya nasıl ve ne zaman başladınız?

Ben köyde büyüdüm. Koşamayan köyde hayatını zaten sürdüremez. Bazı doğa olayları karşısında koşarak canımızı kurtarırız. Sel, fırtına ,yağmur ,çığ, toprak kayması, yaban hayvanların saldırması gibi her türlü tehlikelerden koşarak canımızı kurtarıyoruz. İnsanlar ve birçok canlı doğuştan koşarlar. Ancak koşu yarışları başka bir şey. Koşu yarışlarına 1989’da Avrasya Maratonu ile başladım. Koşu’nun bir iş olduğunu öğrendim. Koşarak da para kazanıldığını gördüm.

 

Koşmak ve görmek istediğiniz diğer parkurlar nerelerdir?

Dünyada ve ülkemizde binlerce koşu parkuru var. Ancak koşu yarışlarının maliyetleri çok yüksek. Koşulacak yarışlar seçilirken iyi plan yapılmalı. Yarış maliyetleri yaşam şartlarımızı sıkıntıya sokmamalı. Benim mutlaka koşmam gereken ultra maraton yarışları var; Grönland Buz Çölü yarışı, Arizona Çölü, Thar Çölü, Umman Çölü, Namibya Çölü

 

Koşarken yaşadığınız en unutulmaz anıyı bizimle paylaşır mısınız?

Yüzlerce unutulmaz anım var. Ancak en inanılmaz olanını anlatmak isterim.

Nepal’de Himalaya’larda ultra maraton koşuyorum. 60km’lerde iken şiddetli yağmur yağmaya,

tüm derelerden sel gelmeye başladı. Yarışa devam edilmeyeceğine  karar verildi. Önceden giden 5 kişi sele yakalanmadı ama ben ısrarla yarışa devam edeceğimi bildirdim Risk belgesi imzaladım ve yarışa devam ettim.

Ancak 70.km’lerde bir köyden geçmem gerekiyordu. Ortalık aşırı karanlık ve yağmur, fırtına içinde yolumu zor bulurken bulunduğum parkurda köyü aramaya başladım. Koşarken önümden bir çift göz geçti. Bu kesin bir kedidir ve mutlaka buralarda ev vardır, şeklinde düşünerek görmediğim bir canlının peşinden koşmaya başladım. Birden bahçe çitlerine takıldım. Çatır çatır kırarak geçtim. Tahta bir kapının aralığından zayıf bir ışık gördüm. Kapıyı çaldım. 35 yaşlarında, zayıf, uzun boylu, sırım gibi köylü bir adam açtı kapıyı. Salon gibi bir alanda yarı karanlık bir alanda, yerde kadın kusuyor. 8 yaşlarında bir kız çocuğu elinde naylon ibrik ile annesinin eline su döküyordu. Adam bana şaşkın bakarken birden ben “Stop I’m the doctor” dedim. İngilizce bilmediklerini düşünerek hiçbir şey konuşulmadan hemen ne yediklerini işaret dili ile sordum. Kara bir toprak kazanda yemeklerini gösterdiler tadına ve yemek kabına baktım. Soğuk bir tahıl çorbasıydı. Kazan toprak olduğundan zehirlenme olamazdı. Hava soğuk, çorba buz gibi. Odada karanlık ve çok soğuktu.  Annenin midesini üşütmüş olacağını söyledim. Yarış süresince taşımakla zorunlu olduğumuz ilaçlardan Probex mide tabletini ve bir de Buscapon içirdim. Sıcak su kaynattım. Havluyu sıcak suya batırıp sıktım karnına ve sırtına koydum. Yine sırt çantamızda taşıdığımız gıdalardan alarak sıcak domates çorbası yaptım içine limon tuzu ekleyerek içirdim. Evin babasına ve kız çocuğuna da sıcak domates çorbası verdim. Hep birlikte içtik. Bekledim. Kadın gaz çıkarmaya başladı ve mide krampları bitti…

Çantamdan yedek tepe lambasını çıkardım. Yol notlarının yazılı olduğu haritayı ve pusulamı çıkardım masanın üzerine açtım. Yine işaret dili ile nereden geldiğimi, nereye gideceğimi, iyi koştuğumu anlattım. Adam işaret dili ile gideceğim yolu ve sel sularından hangi geçitlerden geçeceğimi o kadar iyi anlattı ki. Dil bilseydik bu kadar güzel olamazdı. Çantamda kalan çorba ve gıdalarımı, çikolatalarımı eve bıraktım. Mavi boncuklardan oluşan bilekliğimi kıza taktım, not defterimi ve kalemlerimi de kıza bıraktım. Kadın için mide ilaçlarımı, diğer ilaçlarımı iyice anlatarak bıraktım. Vedalaştık ayrıldım. O felakete rağmen yarışı bitirdim. Ve 3. oldum.

 

Yazdığınız “Cesaret Yalnızdır” adlı kitabınızda neyi okuyucularınızla paylaşıyorsunuz?

Kişisel gelişim ve hayatımızı planlamaya yönelik. İçinde birçok konu var. Bir yaşam öyküsü.  Ancak ana başlıkları yazabilirim;

Liderlik,

İç motivasyon,

Zoru başarma,

Hedef belirleme,

Hedefe kitlenme,

Sonuç odaklı olma,

Kendini yönetebilme.

Hayatımızdan fedakarlıklarımız,

Koşarak kendi egolarımızın eğitilmesi,

Özgürlük.

 

Koşuya yeni başlayanlar için ne tavsiye edersiniz?

Önce ilk fırsatta koşmak gerek. 🙂 Koşa, koşa koşular öğrenilir. Ben koşa, koşa koşucu oldum. Her insanın yaşam şartları çok farklı. Önce neden koşmamız gerekir; Bunu kavramalıyız.. Koşmak ORTAK DEĞERLERİMİZ olmalı. Bizler yani koşan insanlar büyük kitleler haline gelebilirsek toplumlarda çok büyük değişiklikler yaratabiliriz. Dürüst, ahlaklı, medeni, aydın, eğitimli, sosyal, neşeli, özgüvenli, dik duran, yılmayan cesaretli kitleler oluşturabiliriz. Koşmak bir araçtır. Koşmaktaki amacı iyi olmalı.

 

Parkuru tamamlamak adına sizi en çok motive eden şey nedir?

Her parkur mutlaka tamamlanır. Ancak yarışlar belli kurallara göre düzenlenmektedir.  Zaman sınırlaması yapılmaktadır. Ben her yarışta yarışı sağlıklı ve zaman barajına takılmadan bitirmeyi hedeflerim. Koşarken beni motive eden çok etkenler oluşur. Doğa güzellikleri. Keşfetme duygusu. Bilinmeyene koşmak. Koşuculara yardımcı olmak. Farklı arazileri ve bitki örtüsü görmek. Parkur boyunca sporcularla dost olmak. Yardımlaşmak. Birlikte koşmak.

 

Patika koşuları ve asfalt koşuları hakkında ne söyleyebilirsiniz? Hangisini neden öneriyorsunuz?

Dünya genelinde Arazi Koşuları ve Yol Koşuları tamamen birbirinden ayrılmış durumdadır. Pist ve Kapalı Salon Yarışları zaten ayrı değerlendirilmektedir.

Yol Koşuları ve Patika Koşuları mukayese edilemez. Patika Koşuları da birbirleri ile mukayese edilmemelidir. Arazinin yapısı, Eğimi, Yükseltisi. Zemin yapısı, Hava durumu. Nem ve sıcaklık gibi sayısız etkenler mevcuttur. Her yarış kendi içinde değerlendirilmelidir. Her sporcu her türlü parkurda koşabilir. Antrenman ve yaşam şartlarına bağlıdır. Hiç toprağa basmamış bir koşucunun, karda, kışta, yağmurda, çamurda, kayalık, kumluk, çamurlu derelerde çok başarılı koşması beklenemez. Her yarışın kendine göre zorluk dereceleri vardır. Yarışın niteliklerine göre antrenman yapmak gerek. Koşmanın her türlüsü güzeldir.

 

Favori yarışınız var mı, neresi ve neden?

Tüm yarışlar favorimdir. Yarış giderlerini karşılayabilsem ülkemdeki tüm yarışları koşmak isterim. Ancak özellikle Grönland Ultra Maratonu 250 km’yi koşmayı gerçekten çok istiyorum.

 

 Sevmediğiniz yarış ve parkur var mı, neresi ve neden?

Benim sevmediğim bir yarış olamaz. Hiçbir koşucu da böyle düşünmez. Ancak ulaşım, konaklama, katılım bedelleri, iklim şartları gibi etkenler yarış seçimimizde önemli bir etkisi olmaktadır.

 

 Yarışların maliyetleri ne kadar tutuyor ve finansmanı nasıl sağlıyorsunuz?

Türkiye’de düzenlenen her bir yarışın katılım bedeli an az 50 TL den başlamaktadır. Yarış mesafesi ve zorluk derecesi ve diğer giderleri dikkate alındığında katılım bedeli 500- 1000 TL olanı da mevcuttur. Yurt dışı çöl yarışlarının en düşük katılım bedeli 2000 Euro‘dan başlamaktadır. Uçak biletleri ve konaklama + zorunlu ekipmanlar, gıda giderleri ile birlikte bir çöl yarışının maliyeti 20.000 TL’yi aşmaktadır. Benim koşmak istediğim 250 km’lik Multi Stage ( çok disiplinli ) kendine yeterlilik yarışlarının her birinin toplam maliyeti 25.000 TL civarında . Bu durumda kendi imkanlarımla yurt dışı çöl yarışlarına katılmam imkansız. Türkiye’de sponsor bulmak neredeyse imkansız. Her şeye rağmen spor seven kendisi de koşan kurum ya da kuruluşlardan nadir de olsa destek alıyorum. 2 yıldan beri çoğu koşumun temel masraflarına HALK BANK sponsor olarak destek vermektedir.

 

Yakın zamanda hangi yarışlarınız oldu ve bu yarışlar için herhangi bir sponsorluk anlaşmanız var mı?

18 Ekim – 28  Ekim 2018 tarihleri arasında  Güney Afrika Cumhuriyeti Kalahari Çölü’nde 250 km Kalahari Augrabies Extreme maratonunda koştum. 20 Kasım -28 Kasım 2018 tarihleri arasında Namibya’da Namib Desert Ultra Maratonu 250 km koştum. HALK BANKASI desteği ile iki çöl yarışını tamamladım.

 

Neden Ultra Maraton koşulur?

Koştuğun süre kendin olabildiğin süredir. Kendini yaşadığın zaman dilimidir. Hiç bir çevresel etki olmadan, baskı, ilgi olmadan dağlarda, ovalarda, derelerde, tepelerde, kanyonlarda, dar patikalarda, çakıllarda, kayalıklarda kendinle hesaplaşarak, canınla cebelleşerek koşmak tamda kendin olduğun andır. Özellikle Ultra Trail dağ maratonlarında, çöl maratonlarında ne iş yaptığınız, hangi okuldan mezun olduğunuz, hangi şehirde doğduğunuz, hangi ülkeden geldiğiniz, kaç para kazandığınız, hiç mi hiç önemli değildir. Ceviz kadar bir taşa takılıp dereye yuvarlandığınızda sadece kendinizi bulursunuz. Kendin olarak kalabilmek için kendin olmalısın. Kendinin de kim olduğunu neler yapabileceğini bilmelisin. Kendinizi tanımıyorsanız bir ihtiyacınız olduğunda yardım edecek olan kendinizi de bulamazsınız. O halde bol bol kırlarda bayırlarda tek başımıza sonsuz doğru koşmalıyız.

 

Koşmanın özellikleri ve Ultra Maraton koşmanın sporcuya, kişiye kattıkları nelerdir?

1)  Her sporcu için farklı etkiler görülse de temel olarak BEN egosunu yenmiş olacaklardır.

2) Hayatta önemsedikleri ne ise onların sıralaması değişecektir. Önce sağlık, sevgi, saygı ve İNSANLIK olacaktır.

3) Mal, mülk, zenginlik, para, güzellik, yakışıklılık, lüks yaşam koşmanın gölgesinde kalacaktır. Önce dostluk, güvenirlilik, dik duruş olacaktır.

4) Ultra maraton sporcuları gereksiz istek ve ihtiyaçlarından vaz geçeceklerdir. Çok alışveriş tat vermeyecektir. Yarım yamalak yapılan işten hoşlanmayacaktır.

5) Ultra maraton ya da macera sporcuları kendileri için vermiş olduğu sözleri aynen yerine getireceklerdir bu onların karakteri olacaktır.

6) İradeli, planlı, azimli, acıya katlanabilen, aç kalabilen, az bir gıda ile yaşayabilen, korkmayan, yılmayan, karda, soğukta, yağmurda çamurda gece gündüz tek başına yol alabilen, yalnız kalmaktan korkmayan desteksiz hayatını sürdürebilen bir kişi olacaktır. Bunu denemiştir ve başarmıştır. Kimselere sırtını dayamadan tek başına dimdik hayatını yaşayabilecektir. Sevgisi herkese yeterli olacaktır.

Özgüveni gözlerinde parlayacaktır. Tabi ki hiç kolay olmayacaktır. Çok kolay olsaydı zaten bir değeri olmazdı.

 

BAKİYE DURAN

Doğum tarihi ve yeri = 11/01/1959  Samsun  / Havza  / Hilmiye Köyü

Eğitim durumu = Marmara  Üniversitesi Eğitim fakültesi Kimya bölümü

Mesleği = Öğretmen

İlk okul =  Eymir Köyü  İlk Okulu

Ortaokul = Samsun Kız Sanat Ortaokulu

Lise = Kahramanmaraş Öğretmen Lisesi

Üniversite = Samsun 19 Mayıs Eğitim Fakültesi Fen Bilimleri.

 

MARMARA ÜNİVERSİTESİ  EĞİTİM FAKÜLTESİ KİMYA BÖLÜMÜ VE LİSANS TAMAMLAMA EĞİTİMİ.

ÇALIŞTIĞI OKULLAR

1979 —1985  yıllar arası  Mardin Öğretmen Lisesi, Mazıdağı lisesi

1985 – 1987   yılları arası =  Bakırköy Orta Okulu

1987 — 2000 =  ÜMRANİYE   NAMIK KEMAL LİSESİ KİMYA ÖĞRETMENLİĞİ

2000 — 2005 = SARIGAZİ ANADOLU BİLGİSAYAR LİSESİ. VE EMEKLİ

YAŞADIĞI YER = HİLMİYE KÖYÜ  VE  İSTANBUL ÇEKMEKÖY İLÇESİ

 

LİSANSLI OLARAK YAPTIĞI SPORLAR

ATLETİZM branşları =  200 m ,400 m, 1500 m,3000 m, 5000 m, 10 000 m , 21 km  (yarı marathon)  ,42 km ( tam marathon),

ULTRA MARATONLAR =   50 km, 100 km. 250 km, 12 saat, 24 saat, 48 salt ultra maraton

BİSİKLET = DAĞ BİSİKLETİ KROS YARIŞLARI

Halen yapmakta olduğu Etkinlikler.

Çekmeköy Ultra Maraton yarışları.

Konuşmacı: Tolkolog

Kitap: Cesaret yalnızdır.

Önerilen Makaleler