Diyet akımlarının en tutkulusu ve vazgeçilmezi “Sıfır Yağ” diyeti. Bütün yenilen yiyeceklerin yağsız olduğu, yağın adeta tuzak görüldüğü ve sıfır beden olmamızın önündeki en büyük kabusun başrolü olan yağlar ile en zor savaşımız. Kendimize belirlediğimiz standartlarla ya da toplumun dayattığı görsel dizaynla ya da daha farklı bir sebeple zayıf olma dürtümüz peşimizi bırakmıyor olabilir. Gelişen durum karşısında popüler diyet akımlarından birine kapılıp gitmiş olabiliriz. Bu diyet toplumda bir kesim tarafından söylene söylene artık hoş görülmüş, alışılmış ve doğru olduğu fikrine kapıldığımız yağsız yaşam akımı olabilir. Yazılanlar bir yerlerden tanıdık geliyorsa, hadi birlikte bakalım;
“Sıfır yağ, sıfır beden bizi ipince görünüme kavuşturacak mucize çözüm mü yoksa sağlığımıza zeval getirecek doğru bilinen yanlışlar kulübü üyesi mi? ”
İlk olarak yağlar nedir ve vücudumuzda yararlı rollere sahip mi? İşe bunları öğrenmekle başlayalım. Yağlar karbonhidrat ve proteine göre bize iki kat daha fazla enerji sağlayan organik bileşiklerdir. Bitkisel ve hayvansal kaynaklı çeşitleri vardır. Vücutta birçok faaliyette bulunur. Yapılan çalışmalarda kullanılan kobayların sadece vücut depo yağları bitinceye kadar yaşayabildiği gösterilmiştir. Bilimsel literatürün de desteğiyle vücut işleyişinde yağların varlığının önemini göz ardı edemeyiz. Yine yapılan çalışmalar hayatımızda yeri doldurulamayacak faaliyetleri olduğunu söylüyor, birkaçına değinecek olursak;
- Organ, doku ve hücrelerin yapısının oluşumunda ve işlevlerinde yer almaları sebebiyle vücutta mutlaka olmaları gerekir.
- Hücreye giren ve çıkan maddelerin denetiminde görev yapar ve vücudu oluşabilecek tehlikelere karşı koruyucudurlar.
- Organlarımızı dış etkilere karşı korumada rol oynarlar.
- Dışarıdan alınması zorunlu ve beyin, cilt, göz sağlığı için önemli olan elzem yağ asitleri vücuda yağ ile taşınırlar.
- Yüksek antioksidan içerikli A ve E vitaminleri, kemik sağlığımız için önemli D vitamini ve kanın pıhtılaşmasını sağlayan K vitamini yağda eriyen vitaminler olarak bilinirler ve yağ olmadan vücutta emilimleri sağlanamaz.
- Vücut ısımızın kaybını engelleyip vücut suyunu korurlar.
- Cinsiyet hormonları başta olmak üzere birçok hormonun üretimi ve düzenli çalışması için gereklidirler.
- Sindirimleri uzun sürer ve yemeklerle belirli miktar yağ alındığında sindirim süresinin uzaması “tokluk hissini” oluştururlar.
İşte kabusumuz olan yağların bizim için yaptığı güzel dokunuşlar. Görünen o ki yağlar olmadan sağlıklı bir hayat sürdüremeyiz. Tabi yanlış da anlaşılmasın sınırsız yağ tüketimi tavsiye etmiyorum. Günlük enerji ihtiyacımızın %25-30’ u yağlardan gelecek şekilde dengeli beslenme düzeni oluşturmak bizim için sağlıklı olan aralıktır. Fakat doymuş yağ ( tereyağı, iç yağı, kuyruk yağı, margarin) tüketimimizi %10’un üzerine çıkarmamaya özen göstermeli, seçimimizi sağlıklı yağlardan yana kullanmalıyız. Herhangi bir hastalığımız var ise bu durumu beslenme uzmanımıza belirtip uygun olan aralıklarda beslenme planı kullanmalıyız.
Her zaman savunduğumuz bir konu var, hayatımızı kısıtlamalarla sürdürmek yerine sağlıklı ve dengeli bir beslenmeyi yaşam stili haline getirmeyi hedef edinmeliyiz. Beden sağlığımız için de ruh sağlığımız için de en doğal ve güzel yöntem kendimizi bunaltmadan ve yasaklar koymadan yaşamak.
UNUTMAYIN, hiçbir diyet yok ki bize mucizeler sunsun ve bir sabah uyandığımızda dert olan bütün kilolarımız uçup gitsin. Önemli olan bizim sağlıklı ve kalıcı yöntemlerle, içimize sinerek istediğimiz bedene sahip olmamız. Doğru bilgiyle ve mutlu kalın, süper bir ay geçirmeniz dileklerimle..