Kilo verme ile ilgili ilk aklımıza gelen 2 unsur diyet ve egzersizdir. Herkesin bildiği üzere, abur cubur yiyip hareket etmezsek kilo alırız; öte yandan, sağlıklı yiyip hareket edersek de istediğimiz forma ulaşabiliriz. Tabii ki diyet ve egzersiz bedeninizin esas belirleyicileridir fakat aslında bundan daha fazlası da var…
Fast food yiyeceklerin yanı sıra ele almamız gereken bir diğer konu ise kimyasallar. Bu kimyasallar çoğu kez kokusuz, renksiz ve farkedilemez özelliktedir. Fakat sizin kilo alıp vermenizde onların da rolü büyüktür.
Günümüzde birçok ürünün içinde bulunan yapay kimyasallar maalesef metabolizmamızı kötü yönde etkiliyor. Bir kısmınız, Bisfenol A (BPA) adlı kimyasalı ve onun verdiği zararı duymuş olabilirsiniz. Ben yine de kısaca şöyle açıklayayım: Bisfenol A, özellikle plastik, naylon, polyester ve PVC gibi maddelerin üretilmesinde etkin rol oynayan, polikarbon plastiklerde, konserve kutuları ve meyve suyu kutuları gibi gıda ambalajlarının iç kısmında kaplama malzemesi olarak da kullanılan kimyasal bir maddedir. BPA, temas ettiği gıdaya geçer ve bu geçme işi sıcaklık ile artar. BPA üzerinde yapılan çok sayıda araştırma, maddenin hem laboratuvar fareleri hem de insanlarda kilo alma ve obeziteyle bağlantılı olduğunu ve yağ hücrelerini artıran etkisi bulunduğunu göstermiştir. Bu etkilerinin yanı sıra, BPA’nın insüline karşı direnç, kardiyovasküler rahatsızlıklar, şeker hastalığı, kanser, tiroid bozukluğu gibi sorunlara da yol açtığı biliniyor.
Bir diğer zararlı kimyasal grubu ise Ftalatlar. Ftalatlar, yumuşatma, kayganlaştırma ve kokuların kalıcılığı için birçok kozmetik ürünün (şampuanlar, saç kremleri, sabunlar, vücut jelleri, makyaj ürünleri, el kremi, traş kremi, deodorant, vb.) içinde kullanılan kimyasallardır fakat bunların karşılığını maalesef bazen sağlığımızla ödeyebiliyoruz… Yapılan araştırmalara göre, ftalatlar vücudun hormonlarını taklit edip doğal hormon etkinliğine müdahale edebiliyorlar. Bu da, vücutta anormalliklere sebep oluyor; doğurganlık problemlerine, kansere ve özellikle çocuklarda obeziteye yol açıyor. Çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmada, kilolu çocukların idarırında yüksek oranda bu toksin maddeler saptanmıştır.
Tüm bu bilgiler ışığında, eminim ki herkesin aklına aynı iki soru gelmiştir:
- Kullandığımız kozmetik ürünlerin bu kimyasalları içerip içermediğini nereden bileceğiz?
- Başka alternatifimiz var mı?
- Mutlaka ürün etiketlerinin üzerindeki içerikleri okuyun ve bu maddelerin olup olmadığına dikkat edin.
- Yiyecekleri saklamak için cam ve paslanmaz çelik kaplar kullanın. Yiyecekleri mikrodalga fırına plastik kapta atmayın ve plastikleri bulaşık makinesine koymayın. Sıcak bu kimyasalların ortaya çıkmasını sağlar.
- Doğal şampuanlar ve sabunlar alarak kimyasalları cildinizden uzak tutun.
- Konserve kullanımından kaçının çünkü tenekelerin içini kaplamakta kullanılan BPA bir çeşit ftalattır. Cam kavanozları ve taze sebzeleri tercih edin. Konserve bebek maması kullanmayın.
- Ftalat içeren vinil veya PVC ürünler, emzikler ve oyuncaklar almayın. Kumaş duş perdelerini deneyin, resim yaparken doğal boyaları seçin ve oda parfümü kullanmayın.
- Yeni bir arabanız varsa pencereleri açın ve havalanmasını sağlayın.
- Son olarak, etiketleri okuduktan sonra ürünün zararlı olup olmadığından emin olamıyorsanız, ürünün sorumlu olduğu şirketi arayıp bilgi almak en doğal hakkınız. Evet, bunu her kozmetik ürün için yapmak oldukça can sıkıcı fakat konu sizin ve ailenizin sağlığı ise, bence buna değer!
KAYNAKLAR:
The Cruise Control Diet By James Ward
http://www.cruisecontroldiet.com/why-your-shampoo-may-be-making-you-fat
James Ward, The Cruise Control Diet kitabının yazarıdır. Senelerce kilolarıyla mücadele edip bir türlü başarıyı yakalayamayan Ward, sonunda kilo vermek ve istenilen vücut şekline girebilmek için gerçekten nelerin işe yaradığını bulmuş ve bu bilgileri insanlarla paylaşıp binlerce kişiyi ideal görüntüsüne kavusturmayı başarmıştır.