Nike Master Trainer Larz İstanbul’da!

Nike Master Trainer Larz İstanbul’da

 

Nike Türkiye’inin Mac Bebeköy’de geçtiğimiz hafta gerçekleşen Superrep etkinliğine katılan Hollandalı Master Trainer Larz ile sevdiği sporları, Nike markası ile nasıl bir iş birliği içerisinde olduğunu, bugüne kadar gezdiği ülkeler arasından en atletik ülkeyi ve çok daha fazlasını konuştuk. Superrep etkinliğinde çok değerli Nike Türkiye Master Trainer’ları Mehmet Çetin, Beste Önal ve Figen Yorgancıoğlu da sahnedeydi. Larz’ın kendinden emin, enerjik ve ne istediğini iyi bilen bir eğitmen olduğu ilk bakışta anlaşılıyor. Nike’ın çok küçük yaşlarda neden onu seçtiğini çok net anlıyorsunuz. Larz hayat tarzını tamamen spora adamış eğlenmeyi ve keşfetmeyi seven biri. Daha yakından tanımak için sizi röportajla baş başa bırakıyorum.

 

Nike Master Trainer olmaya ne zaman karar verdin? 

12 yaşımda zaten ne olacağıma kararını vermiştim, fitness eğitmeni olacaktım. (PT) 15 yaşımda eğitmenlik yapmaya başlamıştım ve 17-18 yaşıma geldiğimde nike ’ile çalışmaya başladım. Sanırım Master Trainer olmaktan çok başka bir şey bu. 🙂

 

Bugüne kadar hangi sporlarla ilgilendin? En sevdiğin ve keyif aldığın hangisiydi?

Takım sporlarından futbol oynadım. Ama öncelikle dans ile her şeye başladım. Hiphop en sevdiğim dans türüdür. Daha sonra hareketli fitness dans ile devam ettim futbol ile fitness arasında bir seçim yapmam gerektiğinde fitness’ı özellikle fonksiyonel antrenman metodunu tercih ettim ve bu alanda ilerlemeye başladım.

 

 

Ne kadar zamandır Nike ile birliktesin?

18-19 yıldır Nike ile çalışıyorum. İş birliğimiz epeydir devam ediyor ve buradaki en önemli unsurun doğru geri dönüşler veriyor olduğumu söyleyebilirim.

 

En sevdiğin egzersiz metodu hangisidir? 

HIIT egzersizi çok severim ama bana soracak olursan her yere atlamaya bayılıyorum. Fitness konusunda hemen her şeyi yapabiliyorum. Eğer Cross Fit yapmak istersen ben de Cross Fit yaparım, eğer vücut geliştirme istersen vücut geliştirme çalışırız, HIIT mi yapmak istiyorsun hadi onu da yapalım derim. Hepsini çok severek yapıyorum ama aralarında en hızlı etkiyi alabileceğiniz egzersiz metodu HIIT olduğunu düşünüyorum. 

 

 Türk kadınlarının en büyük derdi selülit konusuna gelmek istiyorum, selülitler’den en hızlı ve etkili nasıl kurtuluruz? Bu konuda en etkili egzersiz metodu hangisidir? 

HIIT, yine HIIT egzersizi bu konuda en etkilisi olacaktır. Yağ yakmak istiyorsanız da HIIT, sıkılaşmak istiyorsanız da, hızlıca selülitlerden kurtulmak istiyorsanız da yine HiiT egzersizden yararlanabilirsiniz. Kan dolaşımını hızlandırıp, metabolizmanızı hızlandıracak ve düzenli uygulandığı takdirde birçok yönden etkili bir dönüş alacaklarından eminim.

 

HIIT egzersizinin etkisini görmek için haftada kaç gün uygulamamız gerekiyor? 

Minimum haftada 2 gün ama ciddi ve hızlı bir etki görmek istiyorsanız haftada en az 3, hatta 4 benim ideal diyebileceğim bir öneri olur. Bir amacınız varsa ve özellikle selülitlerden kurtulmak istiyorsanız haftada 2 gün HIIT yapmak ciddi bir etki sağlamaktan çok sağlıklı yaşama devam etmek için uygundur. Haftada 3 veya 4 çok daha etkili olur.

 

Nerelisin? 

Amsterdam, Hollanda.

 

Nike ile Amsterdam’da mı tanıştın?

Evet 18-25 yaş arası Nike ile yılda yaklaşık 40 ülke geziyordum. Daha çok sponsorluk ilişkimiz vardı. Daha sonra benimle birebir çalışmak istediklerini dile getirdiler. Nike Master Trainer olarak çalışmaya başladım. Yaklaşık 10-15 yıldır Nike Trainer’ı olarak ailemin bir üyesiyim.

 

Nike ile Larz birbiri için ne ifade ediyor?

 

Nike ile Larz birbiri için ne ifade ediyor. Birbirinize ne katıyorsunuz? 

Ürünlerin ve organizasyonların gerçek geri dönüşlerini sağlıyorum. Bir şey iyiyse iyi, kötüyse kötü diyebiliyorum. Daha iyi olması için doğru geri dönüşler sağlamak çok önemli. Bir ürünü sadece iyi ya da harika diyerek geçiştirmiyorum. Daha gerçek ve doğru dönüşleri sağlamaya özen gösterdiğim için aramızda samimi ve güvene dayalı bir ilişkimiz var. Daha iyi olması için bu kötüyse, kötü diyebiliyor ya da şöyle olsa daha iyi olur diyerek geliştirici feedbackler vererek markanın daha iyi olması için hep birlikte hareket ediyoruz. Bizlerin ne yaptığını, nasıl hissettiğini tam olarak ne deneyimlediğimizi bilmek istiyorlar, çünkü onların ürünlerini en çok kullanan kişiler bizleriz.  Bu da çok değerli bir özellik onlar için kendilerini gerçekten geliştirmelerine olanak sağlıyorum. 

Nike ile nasıl bir hayat tarzın var?

18-25 yaş arasında yılda ortalama 40-50 ülke dolaşıyordum. Neredeyse her hafta sonu başka bir ülkedeydim. Açıkçası dj’lerden farksız bir hayat tarzım vardı… Ama şu aralar biraz daha az seyahat edip daha çok yeni şeyler denemeye çalışıyorum. Her zaman farklı şeyler yapmak isteyen biriyim. Geriye çok bakmak, sürekli aynı şeyleri yapmak pek benlik bir durum değil! Ben daha çok yeni şeyler öğrenerek ve kendime yeni özellikler katarak ilerlemeyi tercih edenlerdenim.

 

Bugüne kadar gezdiğin ülkelerden en atletik olanı hangisiydi? 

Her ülkenin kendince bir tarzı var ama gerçekçi olmak gerekirse Rusya bu konuda epey önde. Ülke kültürleri gereğince gerçekten iyi performansları var. Aşırı motiveler egzersiz konusunda, motivasyonları ciddi anlamda yüksek olan bir diğer ülke ise kesinlikle Amerika. Çünkü hayat tarzlarının içerisinde var. Ruslar doğdukları günden beri spor yapıyorlar, tam bir yaşam kültürü oluşturmuş durumdalar. Amerikalılar’da da aynı durum mevcut. Yaşam tarzları haline gelmiş durumda. Almanlara bakınca aynı şeyi söyleyemem mesela daha üşengeç kalıyorlar egzersiz konusunda. Çok daha fazla motivasyona ihtiyaçları var sürekli birilerinin hadi demesi gerekiyor.

 

Peki Türkler için ne düşünüyorsun? Bizde de biraz üşengeçlik var gibi sanki… 🙂 

İtalyanlar ve Türkler biraz üşengeçler. 🙂 Almanların sizden alta kalır bir yanı yok açıkçası. Onlar da epey üşengeçler. Ama her ülkede büyük bir grup spor yapmayı seven insan mutlaka var. Ülke genelinde olmasa da spor sever gruplar kendi içlerinde oluşmuş, oluşmaya da devam ediyor. 

 

Eğer parça parça bakacak olursan mesela New York her zaman spor yapmaya hazır bir şehir, her zaman. Türkiye için ise gelişmekte olan ve ilerledikçe daha çok gelişecek olan bir sektör var diyebiliriz. Influencerlar bu anlamda ciddi motive edici oluyorlar. 

 

Türkler için üşengeç demem ama birinin “hadi kalk gidiyoruz” demesi, daha motive edici, çok daha harekete geçirici bir etken olması gerekiyor.

 

Sence Türkiye’deki insanların daha çok spor yapmasını nasıl sağlarız?

Motive ederek. Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu konu motivasyon. Bir grubun parçası olarak motive olmak sizi daha çok spor yapmaya teşvik edecektir. Hollanda’da biraz daha böyle ilerliyor. Bir spor grubunun parçası olmak istiyor herkes ve bu da spor yapmaya karşı daha büyük bir istek uyandırıyor insanlarda. Sosyal medyanın spor konusunda ciddi bir ilerleme sağladığına inanıyorum. Bunu daha sık kullanmalısınız.  

 

 

 

 

Önerilen Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir