NEOLİTİK DÖNEMDEN GÜNÜMÜZE ULAŞAN EVRİMSEL BİR HASTALIK: LİPÖDEM…
Vizyoner Estetik Cerrah Prof. Dr. Ahmet Karacalar, İngilizce, Almanca ve Türkçe olarak yayınlanan ‘Lipödem Sendromu: Evrimsel Bir Uyumsuzluk’ adını taşıyan 6. kitabında, insanoğlunun avcı toplayıcılıktan tarım devrimine geçişiyle görülmeye başlayan lipödem sendromunu alışılmışın dışında bir bakış açısıyla ele alıyor. Kitabında neolitik dönemden bugüne dek gelişen, değişen estetik ve güzellik algılarını da gözler önüne seriyor.
Kendinizi şişman sanırken aslında Lipodem olabilir misiniz?
Lipödem, sıklıkla obezite ile karışan bir sendrom. Çoğunlukla gözden kaçırılan fakat giderek artan bu sağlık sorunu dünyada kadın nüfusunun yüzde 10’unu etkiliyor…
Çok zayıfladığınız, düzgün bir diyet uyguladığınız halde vücudunun üst kısmına kıyasla orantısız olarak kilolu bir alt gövdeye ve kalın bacaklara sahipseniz siz de “Tipik” bir lipödem hastası olabilirsiniz. Ve işin kötüsü tipik obezite yağının aksine, lipedemik yağ, diyet ve egzersiz yoluyla kaybedilemez.
“Lipodemli kadınlar diyet ve sporla zayıflayamaz!”
Lipödem, bacaklarda ve kollarda simetrik bir yağ dokusu (yağ) birikmesi ile karakterize edilen kronik bir tıbbi durum. Yaygın olan ancak yeterince tanınmayan hastalık, genellikle obezite ile karıştırılıyor. Oysa obezite yağı, kalori kısıtlayan diyetle yakılabilirken, lipödemli yağ dokusu, diyete ve spora karşı çok dirençli. Burada önemli olan kişinin obezite problemi mi, lipodem problemi mi yaşadığının net teşhisinin konulması.
Prof. Dr. Ahmet Karacalar son kitabı ‘Lipödem Sendromu: Evrimsel Bir Uyumsuzluk’ta hastalığı detaylı incelerken, lipödemin köklerine de iniyor ve lipödemin tarım devrimi ile obezitenin ise endüstriyel devrimle bağlantılı olduğunu belirtiyor: “Endüstriyel devrim konforu artırırken insanların hareketliliğini azalttı, buna karşın yiyeceğe erişimi kolay hâle getirdi. Obezite bu anlamda modern toplumun bir hastalığıdır…”
BUĞDAY TEMELLİ YAŞAMLA ORTAYA ÇIKAN BİR SENDROM
Lipödem sendromu, insanoğlunun avcı-toplayıcı dönemden tarım toplumuna geçmesiyle birlikte ortaya çıkmış bir sorun. Prof.Dr. Karacalar, tarihin bu ilk dönemlerine bedensel farkındalıklarla bakıyor: “Çatalhöyük’te bulunan Kibele heykelciğine bakarsak, bacaklarda ve kollardaki vücutla orantısız kalınlaşmanın lipödem olduğu görülür. Açlığa bile dirençli olan bu yağlar, kıtlık dönemlerinde dahi bu tür kadınların hayatta kalmalarına, çocuk sahibi olmalarına ve onları emzirmelerine yardımcı olmuştur. Bir bakıma bu beden tipi, kutsallaştırılmış ve tanrıça tahtına oturtulmuştur. Ancak tarım devriminin ardından insanoğlunun buğday temelli, çeşitten fakir sedanter yaşama geçmesi ile birlikte kendi bedenine uyumsuz hayat tarzı başlamıştır. Bağırsaklardaki mikrobiota bozulmuş ve değişmiştir” diyor.
Prof.Dr. Ahmet Karacalar’ın Cosmo Publishing Yayınevi’nden çıkan ‘Lipödem Sendromu Evrimsel Bir Uyumsuzluk’ kitabı, her 10 kadından birinde olduğun düşünülen bu sorunun tarihsel ve evrimsel bağlantısını inceliyor. Yeni gelişen evrimsel tıp uygulamaları ile tedavi önerilerine bulunuyor. Ve her kadının kitaptan öğrenip hayatına uygulayabileceği bilgilere yer veriyor.
Prof. Dr. Ahmet Karacalar kimdir?
Prof. Dr. Ahmet Karacalar, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden başarı ile mezun olduktan sonra ihtisasını Uludağ Üniversitesi Plastik Rekonstrüktif Anabilim Dalı’nda tamamladı. Ardından Erasmus ile burslu olarak ilk Hollanda’da daha sonra İngiltere St. John’s Hospital’de eğitim aldı. 2000 yılında Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Doçentliği, 2006 yılında Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Profesörlüğü aldı. Paris, Londra ve Floransa’da heykel eğitimi, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü’nde “Organik Sanat ve Estetik Cerrahi” dersleri verdi. Bir yıla yakın psikiyatri eğitimi aldı. Kansız liposuction tekniği Superdry 4D Liposuction başta olmak üzere geliştirdiği pek çok cerrahi yöntem ile ilgili onlarca makalesi, yayınlanmış tezi bulunan Karacalar’ın diğer kitapları Amazonizm, Meme ve Estetik; Amazonlar ve Anaerkinin Çığlığı; Estetik Cerrahi ve Kül Kedisi Masalı, İkonoplasti; Lipödem ve Tedavisi’dir.
Lipodem Sendromu: Evrimsel Bir Uyumsuzluk
Sayfa Sayısı 184 – Kitabı İndirin
Cosmo Publishing
Yayım Tarihi 2023
SAYIN PROF. DR. AHMET KARACALAR RÖPÖRTAJ
LİPÖDEM SENDROMU EVRİMSEL BİR UYUMSUZLUK
Monthly Fitness Dergisi olarak yeni kitabınız hayırlı olsun diliyoruz.
Lipödem Sendromu Evrimsel Bir Uyumsuzluk; yeni kitabınız okurları tarihsel akışta insanın estetik algılarının nasıl şekillendiğini izleyebiliyor. Bir hastalık olarak lipödem’in bütün medikal ayrıntılarının yanı sıra resim, heykel, sinema gibi alanlardaki yansımasını da bulmak mümkün.
Plastik Cerrahi ve Estetik Cerrahı Profesör Doktor Ahmet Karacalar ile Lipödem Sendromu Evrimsel Bir Uyumsuzluk adlı son çıkan kitabı hakkında Monthly Fitness Dergisi Yazı İşleri Editörümüz Nermin Parkan’nın röpörtajı;
1. Soru: Lipödem’in avcı ve toplayıcı yaşam tarzının modern bir adaptasyonunu okuyucularınız ile paylaşıyorsunuz. Şehir insanını temiz ve güvenilir gıdaya ulaşmasının yanında sağlıklı bir hayat sürmesi ve spor yapması da gerekli, bu konuda Monthly Fitness okurları için bizlere neler söylemek istersiniz.
Cevap: Buradaki yaklaşım son derece basit paleo avcı toplayıcı dönemde yediklerini taklit edin. Araştırmalar şunu söylüyor; et, balık, Sebze yiyorlardı.
Karbonhidrattan düşük besleniyorlardı. Eğer yemeniz gerekirse karakılçık, antik siyez bunları avcı toplayıcılar yiyordu. Meyve yemeniz gerekiyor. Mesela çok bal yerlerdi. Tohum çok yiyorlardı. Tohum ekleyin diyetinize ve fındık, fıstık gibi yiyecekler ekleyebilirsiniz.
Bir formül var ya hani üç beyazdan uzak durun, ben dört beyazdan uzak durun derim. Klasiktir o, beyaz un, şeker tuz, dördüncü beyaz ise biz hala süte adapte olamadık, peynirin çoğuna adapte olamadık, çok yoğun biçimde sodyum var. Hatta bazı insanlara yoğurt, kefir bile dokunuyor. Dikkatli olacaksınız.
Şöyle bir liste yok, başlıklar var, bu başlıklara göre beslenme şeklinize uyarlayın.
Çok moda biliyorsunuz aralıklı oruç, bu ne kadar doğru?
Bizim avcı toplayıcı atalarımız aralıklı oruç yapıyorlardı ama mecburen. Sabah kalktılar, yürüdüler, tırmandılar, aradılar yiyecek yok, kış gelmiş oruç tutuyorlar mecburen belki akşama kadar, ya da günlerce, o yüzden oruç önemli bizim metabolizmamızda öyle bir şey var. Ama her gün bunu yapın demek değil. Her gün yapmadılar. Bedeni şaşırttılar. Her şeyin çözümü aslında o.
Spor konusuna gelince, sabah bir saat spor yapayım, akşam bir saat spor yapayım devri yok. Spontan fiziksel aktivite, aktif olmanız gerekiyor gün boyunca. Bu sağlıklı yaşam için, spor ve sağlıklı beslenme ana başlıklar, ama başka şeyler var mesela, karanlık aydınlık ritmi var. Bizim saat 23:00 gibi uyumamız gerekiyor.
Hormonlarımızın doğru salınması için, aynı onların yaptığı gibi, mağra’ya çekiliyoruz evimize, kafamızı karıştıracak şeyler yapmamamız gerekiyor, çünkü zihin ve beden uykuya hazırlanıyor. saat 11’de uyuyun ki hormonlarınız doğru ritimde salgılansın.
Bir başka çok önemli bir konu var aslında, dövüş ya da kaç modu. İşte bu bizim avcı toplayıcı atalarımızdan gelmiş. Onlar şöyle yapıyorlardı mesela kalktılar, yürüyorlar bir tehlikeyle karşılaştılar, bir anda vücutları alarm durumuna geçiyorlar. Hormonları artıyor, tansiyonları artıyor, vücutları çok sıkı mücadeleye hazır, ya kavga ediyordu avla, ya da kaçıyorlardı. Sonra sakin moda geçiyorlardı.
Biz öyle yapmıyoruz. Sabah trafiğe giriyoruz, dövüş ve kaç modu açılıyor. Gün boyu trafikte sitres, işte sitres, akşam geliyoruz kötü haber, kötü programlar, tatsız konular, uyuyuncaya kadar on düğmesi açık. Sürekli bedenimizi mahfeden kimyasallar salgılıyoruz. Hormonlar salgılıyoruz. Uyuyoruz uykuda devam ediyor. Tekrarlıyor geviş getirme diyoruz biz ona. Bu katlanılamaz bir şey ancak tatile çıkınca kapanıyor. Tatilde de dövüş ve kaç düğmesini kapatmazsanız, hani öneriyorlar ya şu besin desteğini alırsanız mucizevi, ya da şunu yiyin bunlar iyi gelir diye, bunlar önemsiz şeyler on düğmesi kapatmak yapacağınız en önemli şey.
2. Soru: Evrimsel bir uyumsuzluk dediğiniz sanayi devrimi, küreselleşme, modernleşme, gibi ekonomik ve sosyal özelliklerdeki değişimin derecesi ile mi başlıyor? Bu konuda bizleri ve okuyucularımızı aydınlatır mısınız?
Cevap: Bizim yakın atalarımız, dedelerimiz ninelerimiz bizden daha şanslıydı. Onlarda Çatalhöyüğün kötü genetiğini taşıyorlardı. Mesela bize göre kaliteli meyve yiyorlardı. Daha ilaçsız, daha genetiği değiştirilmemiş gıda tüketiyorlardı. Onlar avcı toplayıcı kadar kaliteli yaşam sürmüyorlardı. Onlarda hasta oluyorlardı. Dediğiniz gibi endüstri toplumundan sonra işlenmiş gıda, trafik, rekabet sitres’i, bu evrimsel uyumsuzluğu çok artırdı. Bizim üç kuşak öncesi de yaşıyordu bunu. Bel fıtığı da evrimsel uyumsuzluk, varis evrimsel uyumsuzluk.
Endüstriyel çağa biz adapte olamadık. Şimdi birde dijital çağ başladı. Nasıl başladı? Akşam zaten ışık açık bizi rahatsız ediyor sürekli birde sosyal medyadayız. Yatana kadar bizi uyanık tutuyor. Uyutmuyor dijital çağ bunun tuzu biberi oldu. Buda demek oluyor ki evrimse uyumsuzluk hastalığına yakalanmayan olmayacak. Herkesi yakalayacak herkesi. Kimisinde otoimün hastalık olarak ortaya çıkacak. Kimisinde kilo problemi, kimisinde lipödem, kimisinde varis, çıkacak. Bu benim bahsetiklerimi yapmazsak herkesi kapsayacak.
3. Soru: Lipödem, Lenfödem, Varis ve obezite kavramları birbirine yakın olduğu için karıştırılabiliyor. Monthly Fitness dergisi okurları için bu konuda neler söylemek istersiniz?
Cevap: İç içe geçmiş bir konu, mesela lenfödem karıştırılıyor bu konuyla o lenfatik ak kan damarların çalışmaması ile ilgili bir şey. Lipödem de çalışma problemi var biraz gölleniyor. Evre bir, iki, üç, ama hala çalışıyor. Bir lenf ödemden çok bahsetmiyoruz. Evre dört diyince onlarda bozuluyor, lenf ödem ekleniyor. Bakın iç içe geçti. Ya da önce lipödem hastası, çoğu hasta obez değildir. Beden kitle indeksleri çok yüksek değildir. Yüksek olsa bile karın ve belde toplanmadığı için, çok bir sorun yaşamazlar. Fakat evre artarken diz eklemi problemi çok olur onlarda, diz problemi olduğu zaman hareket düşüyor, enerji düşüyor, üstüne birde obezite ekleniyor. Bakın karıştı lipödem artı obezite daha kötü bir hale geliyor. Varis zaten evrimsel uyumsuzluk hastalığı lipödeminde bir parçası, varisi artırıyor lipödemi, lipödemde varisi artırıyor. Böylece bir kısır döngü oluşuyor. Yağlar damar akışını bozuyor, çok ödem oluyor. Aslında o ödemi taşımak için toplardamarlar çok yük taşıyor, kapakçıkları şişiyor. Başladığı zaman ödem artıyor, ödem arttığı zaman, yağ artıyor artıkça kısır döngü oluşuyor.
4. Soru: Kendimizi şişman sanırken aslında Lipodem’li olabilir miyiz? Biz kadınlar evde bunu nasıl anlayabiliriz? Bunu fark etmemiz halinde nasıl bir yol izlemeliyiz?
Cevap: Selilütiniz yaygınsa, muhtermelen lipödemsiniz. İkincisi normal kiloda ayak bileğiniz kalınsa lipödemsiniz. Dizinizda şekil bozukluğu varsa lipödemsiniz. Diyelim çok kilolusunuz, merkezi kilo karın ve bel bölgresinde yağlanma var. Fakat çoğu obez hastada bilekte yığılma olmaz. Eğer bileğinizde yığılma varsa Hem obezsiniz, hem lipödemsiniz. Baldırınız kalın, ayak bileğiniz kalın lipödemsiniz. En zoru hasta zayıf bileği biraz kalın o zannediyor ki genetik Olarak kalın benim bileğim.
5. Soru: Lipödem hormonal faktörlerle ilişkili olabilir mi? İnsülin direnci ve inflamasyon lipödem gelişiminde rol oynayabilir mi?
Cevap: İnsülin direnci lipödem gelişmesini tetikliyor. Lipödem de onu tetikliyor. Yine kısır döngü çok fazla lipödem de inisülini kötü ektiliyor. Çünkü enflamasyon yaratıyor. Nasıl artıyor. Sürekli atıştırısanız. O işte dört beyazdan kaçınmazsanız. Akşam yerseniz insülin artar. İnsülin kötü evet hormonel bir hastalık bu öströjen kötü, doğum hapı alanlarda öströjen tetikleniyor. Tüp bebek tedavisi alanlarda tetikleniyor. Daha önemlisi, ösrojen, progresteron dengesizliği, biri çok düşük, biri çok yüksek tetikliyor. Menepozla bağlantısı var. Bu hormonel bir hastalık. Kaloriyle bağlantılı bir poblem değil. Ama siz bir de çok kalorili beslenirseniz. Durumu tetikliyorsunuz.
6. Soru: Östrojen ve progesterona ek olarak, diğer hormonlar lipödem gelişiminde rol oynayabilir mi? Lipödem ile leptin direnci arasında bağlantı olabilir mi?
Cevap: Leptin hormonu sıkıntılı bir hormon, o salgılandıkça açlık atakları başlıyor. Eğer doğru beslenirseniz leptin salınımı da düzene giriyor. Fakat orda şöyle bir kısır döngüye giriyor hastalar, yağlanma artıkça salınım artıyor ve açlık hissi artıyor. Diyetle ilgili sıkıntılar başlıyor. Bir hastam çok ilginç bir şey söylemişti. Benim yağlarım sürekli bana ye ye komutunu veriyor. Evet doğru leptin veriyor.
7. Soru: Lipödem gelişiminde genetik, metabolik, hormonal faktörler olabilir mi? Lipödem’li bireylerde metabolizmanın düzenlenmesinde yer alan; Adiponektin, insülin duyarlılığının düzenlenmesinde de önemli bir hormon olduğuna göre bozulan metabolizma ve hormon dengesizliği tedavisi uygulanırsa lipödem iyileşmesi sonuç alabilir mi?
Cevap: Öncelikle genetik bir hastalıktır. Şöyle ki literatürde poligenetik “çoklu genetik” olarak geçiyor. Lipodemli bir kadının bu genetiği aktarma oranı %60 fakat ilginç bir genetik yapı var. Lipodem genetiği var diyelim herkese eşit seyretmiyor. Kimisi evre dörde kadar gidebilir. Kimisi ortaya çıkmayabilir. Benim gözlemim burada tetikleyici bir şey gerekiyor. Mesela ergenlik döneminde kötü beslenme, hormonel dengesizlik bunu başlatıyor. Aynı şekilde biz ameliyatı yaptık diyelim lipödem genetiği değişmiyor ki. Bazı hastalarda bu programı takip eden hastalarda tekrarlamıyor. Şunu diyebilirim o zaman bu genetik kapatılıyor bi şekilde off düğmesine basıyor vücut kapatılıyor. Bazı hastalarda o programa uymuyor kapatmıyor o konuda çok net söyleyeme.
Hormonel konuya gelince, evet bu hormonel bir hastalıksa bu hormonları düzenleyelim tedavi edelim. Mantığı güzel bi mantık fakat o hastalıklı yağları almadan biz bunu düzeltemiyoruz. O kadar dirençli ki, tüp miğde ameliyatı olanlarda bile gitmiyor bu yağlar. Dışardan Adiponektin verelim, ya da dışardan melatönin verelim, öyle bir şeye gerek yok. Zaten o programı uyguladığımız zaman hormonlar yavaş yavaş dengeye geliyor. Önce vücut melatonin salgılanmaya başlıyor, kortizol piki oluşuyor, leptin azalıyor, Adiponektin artıyor, öztrojen seviyesi normalleşmeye başlıyor, insülin azalıyor, tiroitler daha iyi çalışıyor, enflamasyon azalıyor, bunlar iç içe geçmiş şeyler. Dışardan bir müdahale ile şimdi size şunu verelim, şu düşsün diye o işi karmaşıklaştırıyor.
8. Soru: Lipödem hastalığının tanılanma aşamalarına, tedavi yöntemlerinden operasyon sonrası sürecin seyrine dair süreçleri bizler için açıklar mısınız?
Cevap: Ameliyata hazırlık kısmı, ameliyat yapabilmemiz için öncelikle sağlıklı olması gerekir. Tiroid bozukluğu çok sık karşılaştığımız bir sorun. D vitamini çoğunda çok düşük, D vitamini antik bir hormon olduğu için biz bunu desteklemek zorundayız. Önce küçük bir tahlili istiyoruz. Onlar normalse beden kitle indeksine bakıyoruz. Eğer beden kitle indeksi 32’nin üzerinde ise pek yapmıyoruz. Önce hastanın kilo vermesini istiyoruz. Tabi şu soru geliyor, “ben lipödem hastasıyım kilo veremiyorum”. Biz zaten bacaklarınızdan kilo verin demiyoruz. Merkezi yağlanma o tehlikeli hasta için, bacak, kalça yağlanması değil, iç yağlanma tehlikeli yüksekse önce onu bir düşürelim diyoruz. Hazır diyelim ameliyat günün veriyoruz. Çok kısa sürede bitiyor zaten ama sonrası bunun bakımı var. Nasıl spor yapacak, nasıl uyuyacak, nasıl hormonlarını düzenleyecek onun eğitimin veriyoruz. Daha sonra kendisi yaşantısına devam ediyor. Hasta hormonel bir problem yaşamazssa koruyor kendisini diyelim biraz nüks oldu. Daha küçük bir işlemle tekrar eski haline getirebiliyoruz.
9. Soru: Lipödem hastalarının sağlıklı ve estetik bir görünüm kazanmaları için kendinizin yarattığı ve superdry4d liposuction adını verdiğiniz psikoestetik cerrahi yöntemini ve diğer cihazlarla arasında ki farkı anlatır mısınız?
Cevap: Öncelikle bilimsel bir cihaz.1998 Yılında ben bunu uluslararası bir dergide yayınladım. “O zaman 4d değildi” “sadece süperdray” dı. Kanamadığı için hasta bir sürü riskleri önlüyor. Şimdi 4D’de şunu gördük bölgesel yağı almak yetmiyor. Lipödem de, ön bacak, arka bacak yan bacak, 3 oldu, 4d nerden geldi 4d hareket, ameliyat öncesinde hareket etirerek bacağın kaslarının geçişine dikkat ediyoruz ve çiziyoruz. Teknik 4D ye evrimleşti.
Diğer en bilineni teknik ıslak Liposuction, hala iyi bir teknik her yere uygulanabiliyor. Birde termal, lazer ısılı teknikler var. Ben ısılı teknik kullanmıyorum. Süperdray dışında ki tüm teknikler ameliyatta kanıyor açıkçası, onları nerde kullanıyorum, karında, belde kullanabiliyorum. Bacakta değil.
Evrimsel uyumsuzluk kitabı bir tek medikal bir kitap değil bu arada, arkeolojik tarafı var, evrimsel tıp tarafı var, felsefi tarafı var o açıdan, beni bir sürü açıdan tatmin etti. Bundan sonra süreç evrimsel tıp ile ilerleyecek. Bu konu bir boşluğu doldurmaya başladı. Evrimse tıp konuşunsa yeni şeyler yazmak idealim.
Yazan, hazırlayan,
Monthly Fitness, Yazı İşleri Yönetmeni
Nermin Parkan