Marifet spor yapmak değil spor yaparken aynı zamanda doğru beslenmek. Nedir bu doğru beslenmek? Peki bunun bir kuralı, bir ölçütü var mı? Yoksa atomu parçalara mı ayırmak gerekiyor? Atomu parçalara ayırmak gerekmese de bunun da bir bilim olduğunu unutmamak gerekiyor. Dünyada ortalama 8 milyon insan var ve 8 milyon birbirinden farklı parmak izi var. Bu da demek oluyor ki herkese göre farklı bir beslenme programı var. Öncelikle diyet sözcüğünün ne anlama geldiğini ve hayat boyu sürdürülebilir olması gerektiğini unutmamak gerekir. Ancak bu işin en genel geçer kuralı şekerli, bol nişastalı, kızarmış ve son kullanma tarihi uzun olan ürünlerden uzak durmak. Yaptığımız spora göre ve yaşam tarzımıza gore beslenme programımızı şekillendirmeyi öğrenmeliyiz. Yiyecekleri besin değerlerini öldürmeden ve yeterli miktarda tüketmeyi başarabilirsek istediğimiz sağlıklı, fit görünüme sahip olabiliriz. Bir yiyecek çok sağlıklı diye gereğinden fazla tüketirsek doğru beslenmek adına onun yararından çok zararının olacağını bilecek kadar da bilinçli olmalıyız. Unutmayalım ki yemek öğrenilmiş ve değiştirilebilir bir davranıştır.
Yapmış olduğunuz antrenmanın yoğunluğuna göre beslenmemizi planlamamız gerekir. Aksi taktirde gereğinden fazla yemek antrenman yaptığımız halde bizi yağlandırabilir. Dengeli protein, karbonhidrat ve yağ tüketiminin doğru planlanması günlük aktivasyon sürecinde çok önemlidir. Vücut kas kitlesini arttıracağım diye gereğinden fazla alınan protein miktarı ileriki zamanlarda size sağlık problemi olarak geri dönecektir. Ben ezbere söylenen kg başına şu kadar gr protein karbonhidrat almalısın gibi söylemleri doğru bulmuyorum. Sadece kardiyovasküler egzersiz yapacağınız antrenmanda oranlar farklıdır, ağırlık antrenmanı yaptığınızda farklıdır. O yüzden bu konuda yapabileceğimiz en önemli şey ya çok güvenebileceğiniz bir uzmana danışmak ya da kendinizi iyi analiz edip ona göre bir beslenme programı ayarlamaktır.
Vücudumuza giren her 1 kalori 1 kalori değildir. Yani kalori miktarının hangi besin gruplarından geldiği yiyeceğin kalori miktarından ve vücutta kullanımı açısından çok daha önemlidir.örneğin 1 paket gofret ortalama 150 kaloriyse 1 orta boy muz da aynı kalori miktarına sahip ise besin değeri açısından ve vücuda yararlılığı bakımından muz tercih edilmelidir.
Beslenmemizde farkındalığı ilk öğün olarak kahvaltıyla başlamamız gerekmektedir. Her zaman kahvaltı yapmaya zamanım yok diyenler için akşamdan hazırlayacağınız bir sandviç bile sabah yiyeceğiniz poğaçadan çok daha sağlıklı olacaktır. Unutmayalım ki kahvaltıyı atlamamak ve Günlük ihtiyacımıza göre kahvaltıyla güne başlamak gün içindeki yeme ataklarını bastıracak ve şekerli gıdaları tüketme isteğinizi en aza indirecektir.
Yemek sosyalleşmek adına aile bireylerinin bir araya geldiği ve dostların güzel sohbetlerde buluştuğu önemli olgulardan biridir. O yüzden yemeklerimizi ayaküstü fast food tarzı yemek yerine sofra basında oturup yemek çok daha sağlıklı ve keyifli olacaktır.farkına varılarak çiğnenen her lokma yemek yeme esnasında daha fazla kalori yakmamızı sağlar! Bir taşla iki kuş vurabiliriz
Beslenmede olması gereken diğer bir konu ise zamanlamadır. Gece çok geç saatlerde yemek yemek vücudun dinlenme sürecine girdiğinden midenin fazla mesai yapması demektir ki bu da iç organların yorulması anlamına gelir ve bu da yağlanmayı kaçınılmaz hale getirir. Yatmadan en az 3 saat önce akşam yemeğinin yenilmesi ve sonrasında da i midede asit salgısını arttırıcı, kalorisi yüksek ve hazmı zor olan yiyeceklerden kaçınmak gerekir.
Kendini değiştirmeye bugünden başla! Göreceksin ki bir sonraki güne daha iyi, bir sonraki haftaya çok daha iyi, bir sonraki aya muhteşem hissedeceksin! HADİ!