Nurcan İbrahimoglu Kapıdan içeri girdiği anda herkesin kendisine bakmasını sağlayan inanılmaz hoş bir enerjisi olan Gül Gölge Saygı, tahminen 1.80’in üzerinde boyu, ince ve sportif vücudu, kemiksi ve keskin yüz hatlarıyla televizyon ve fotoğraflarda gördüğümüzden çok çok daha güzel bir kadın. Nurhan Artar’ın stüdyosuna girdiği gibi Venedik’te izlediği Adele konserinin ne kadar harika olduğunu ve Adele’e olan hayranlığını en içten duygularla anlatmaya başlamasıyla herkesin kalbini feth etti diyebilirim. Bu kadar sıkı Adele hayranı olduğunu da böylelikle öğrenmiş olduk. Ve tabii çekim boyunca Adele şarkıları fonda bize eşlik ediyordu.
Daha önce Bebek’te bir davette tanışma fırsatı bulduğum Gül’ün, o zamanlar detoks yaptığını bildiğim için sebze ve meyvelerden oluşan birbirinden lezzetli detoks suları çekimimizde bize eşlik etti. Çekim boyunca daha çok sohbet etme şansı yakaladığım Gül’ün, nelerden hoşlandığını, giyim tarzını, saç ve makyaj tercihlerini ve kendinden emin duruşunu gördükçe kendime daha yakın hissettim. Bir kadının sadece güzelliği ile sınırlı olmaması onu daha çekici, zor ve özgür kılıyor.
–Güzellikten konu açılınca ilk sorduğum soru da “nerelisin” oluyor.
-Göçmenlik var bende, boşnağım ben diyor.
Tahmin etmiştim; boy, kumrallık ve güzellik bir yerden geliyor diyorum.
–Ne kadar süre modellik yaptın, modelliği ne zaman bıraktın, dediğimde bana gülüyor.
Ben hiç modellik yapmadım biliyor musun diyor.
Bendeki şaşkın bakışları tahmin edebilirsiniz. Nasıl olur diyorum internette her yerde model yazıyor. Ben mi yanlış hatırlıyorum diyerek kendimi düzeltiyorum. Mankenlik mi yapıyordun diyorum. 🙂
–Yok canım hiç modellik, mankenlik yapmadım ben, diyor. Türkiye’de boyun biraz uzun olunca anında model ya da manken diyorlar, diyerek cümlesine devam ediyor. Bir kere podyuma çıktım bir derneğin yardım projesi için onun dışında hiç iş olarak yapmadım diyor.
Çekim esnasında devam eden sohbetimize daha sonrasında okuyucularımızın en çok merak ettiği konulardan derlediğimiz, sağlıklı yaşam, beslenme düzeni ve hamilelik süreci ile ilgili sorularımızı Gül Gölge Saygı aşağıda cevaplamaya devam ediyor…
Bir gün boyunca sabahtan akşama neler yiyorsun? Nasıl bir beslenme düzenin var?
Sabah kahvaltısında iyi bir kahvaltı ettiğimde daha çok iştahımı açtığını düşünüyorum. Sabahları kral gibi beslenmek benim metabolizmama iyi gelmiyor açıkçası. Bu nedenle sabah kalktığımda güne vazgeçemediğim kahve ile başlıyorum. Sonrasında yulaf ya da probiyotik yoğurt yiyorum, spor yapacağım bir gün ise sabahları iki tane yumurta haşlıyorum onu yiyorum.
Çok acıkırsam ara öğün yapıyorum, onun dışında ara öğün yapmıyorum. Öğle yemeği ile sabah kahvaltısı arasında ara öğünüm zaten yok. Bol bol su içiyorum, soda ve kahve canım çekerse içiyorum.
Öğlen yemeğinde; eğer akşam bir programım yoksa ve bir yere gitmeyeceksem öğlen ızgara ve yanında güzel bir salata sipariş ediyorum, yemeğin gözüme hitap etmesi benim için çok önemli.
Öğlen ve akşam arasında bir avuç çerez yiyorum, o benim tok hissetmemi sağlıyor. Yeşil elma gibi şeyler benim çok midemi kazındırıyor, canım istediğinde keyfi olarak tüketiyorum, ama ara öğün olsun diye yemiyorum. Ara öğünlerde yoğurt yediğim zamanlarda oluyor, ama yoğurt ve peyniri çok fazla tüketmemeye çalışıyorum. Proteini farklı şeylerden almaya çalışıyorum, karabuğday gibi tahıllardan.
Akşam yemeğinde de zeytinyağlı tencere yemeği tercih ediyorum daha çok.
Yemekten sonra dışarda değilsem televizyon karşısındaysam biraz çerez atıştırıyorum. Badem, fındık, ceviz gibi çerezleri tercih ediyorum.
Haftada kaç gün, ne tarz egzersizler yapıyorsun?
Haftada 3 gün Personal Trainer’ım ile spor yapıyorum. Bir gün ağırlık çalışıyoruz, bir gün kardiyo ağırlıklı çalışıyoruz. Bir dönem AntiGravity Yoga yaptım, zaten normal yoga yapıyordum ve çok seviyordum, bir de Gravity Yoga’yı denemek istedim. Çok sevdim gerçekten kendimi çok iyi hissettim. Ama çok vaktim olmadığı için PT ile düzenli çalışmalarıma devam ediyorum.
Cildine nasıl bir bakım uyguluyorsun? Cilt konusunda hasas olduğun noktalar neler?
Açıkçası ben düzenli cilt bakımı yaptıran biri değilim. Çünkü bakımı alıştırdığı zaman cildin sürekli istediğini düşünüyorum. Kendim cildimi çok temiz tutarım, ne olursa olsun makyajımı temizleyerek uyurum. Bunun dışında cilt kremlerimi sürekli değiştiriyorum. Bir kremden çok memnunda kalsam o kremim bittikten sonra başka bir krem kullanmaya başlarım ve araya zaman koyarım sevdiğim kremime tekrar başlamak için. Yani sürekli ürün değiştiriyorum aslında, çok memnun kalsam da dönüşümlü olarak kullanmayı tercih ediyorum. Bir de cildim için cilt serumuna ihtiyaç duyuyorum, güneş korumalı ürünleri kullanmaya dikkat ediyorum. Şimdi yeni çıkan çok güzel ürünler var renk de veriyorlar. Onları daha çok tercih ediyorum.
Genel olarak sürekli bir cilt bakımı yaptırmıyorum, ama kendimi şımartmak istersem cilt bakımına, masaja gidiyorum. Kese yaptırmayı çok seviyorum, cildime çok iyi geldiğini düşünüyorum. Buharın gözenekleri açtığını düşündüğüm için buhar banyosu gibi şeylerden uzak duruyorum.
Çok merak edildiği için soruyorum Gül, boyun kaç? 🙂
Tam 1.80’im.
Kaç yaşında hamile oldun? Hamilelik sürecinde kaç kilo aldın, nasıl verdin kiloları?
28 yaşımda ilk oğluma hamileyken 8-10 arasında bir kilo almıştım, az almıştım ve çok çabuk vermiştim. İkincisinde 18 ay sonra yani 29 yaşımda hamile kalmıştım 12-15 arasında bir kilo almıştım. Emzirme süresi boyunca üzerine 5-6 kilo daha koymuştum, 18. ay emzirmiştim ve çok iştahım açılmıştı. Dereotu süt yapar, yok su iç süt yapar olmadı bende; ben yedikçe süt oluyordu, ben de önemsemedim açıkçası yedim bu yüzden. İkinci oğlumu 1.5 yaşına kadar emzirmiştim, aldığım kiloları vermek için spora başladım, bir dönem sonra ve sütüm azalınca sporu bıraktım ve emzirmeye devam ettim. Kilolarımı da çok takmadım açıkçası, tadını çıkardım yaşadığım o dönemin. İyi ki de yapmışım diyorum, daha sonrasında kafaya koydum, ben bu kiloları vereceğim diye, çünkü vermem gerekiyordu ve sütü kestikten sonra 2,5 – 3 ay içerisinde hızlandırılmış bir program yaparak çok hızlı kilo kaybettim. Hatta normal kilomun da çok altına düşmüştüm bu dönemde, çünkü çok özlemiştim spor yapmayı. Ama ben yemek yemeyi seviyorum, çok zayıf olmayı da kendime yakıştırmıyorum, herkesin kendini iyi hissettiği bir kilosu vardır, ben kendimi iyi hissettiği kiloda kalmaya özen gösteriyorum ve böyle daha mutlu hissediyorum. Herkes çok ince olacak diye bir düşüncem de yok benim. Herkes kendini en iyi hissettiği haliyle kalmalı bence.
Hem anne hem de başarılı bir iş kadını olarak hayatını dengelemek için nasıl bir program yapıyorsun, bu konuda kadınlara neler önerirsin?
Bu çok önemli bir konu gerçekten, ben profesyonel çalışma hayatıma ara vermek zorunda kaldım, çünkü ikisini aynı anda yapamadım. Bir de benim işim televizyon olduğu için çalışma saatlerimiz çok uzun sürüyor, belli bir düzeni olmuyor ve gece çok geç saatte çıkıyoruz çekimlerden, bu nedenle ben yapamadım. Ama boş da durmadım yazı yazdım, tasarım yaptım bir marka için.
Şimdi de kendimi çok daha farklı programlıyorum. Okuldan geldikleri zaman onları mutlaka evde karşılamaya çalışıyorum, bu çocuk için çok önemli bir detay. Akşam yemekleri birlikte yenir, ama erken kalkmamıza rağmen sabah kahvaltılarımızı mutlaka birlikte yapmaya çalışıyorum. Görsel hafıza sabah saatlerinde çok kuvvetli oluyor ve beraber kahvaltı edildiğinde gün boyu çocuk bir güvensizlik ya da boşluk hissetmiyor.
Hafta sonlarımız tamamen birlikte geçiyor, birebir görüşmek için sürekli fırsat yaratıyorum. Alışverişe giderken bile birlikte vakit geçirmek için onları da yanıma alıyorum. Bu dönemde onların okul çıkışlarında ben sette oluyorum, onları buraya aldırıyorum. Beraber burada da yemek yiyoruz ve sonra gidiyorlar. Fırsat buldukça okul çıkışlarına gidip okuldan almaya çalışıyorum, görüşmek için sürekli ekstra zaman yaratmaya çalışıyorum. Tatildeysem onları telefonla arıyorum yani sürekli ellerimin üzerlerinde olduğunu, her an yanlarında olduğumu onlara hissettiriyorum.
Gerçekten çok zor bir şey; hem iş, hem çocukla ilgilenmek ve ben de bu yüzden ara vermiştim iş hayatıma, ama şu anda büyüdükleri için çok daha rahatım.
GÜL GÖLGE SAYGI RÖPORTAJI
