ANTİOKSİDAN GÜCÜ!

4 mevsimin en soğuk ama en iç ısıtan mevsimine girmiş bulunmaktayız. Kış kapımıza geldi ve gelmesiyle hava durumumuz, sosyal yaşantımız, temiz hava soluma oranımız, aktif hareket etme yüzdemiz, sebze-meyve reyonlarımız epey değişti. Bu değişiklikler sağlığımız için ne kadar etkili olacak hepimiz merak ediyoruz. Kalkanlarımızı kuşanmanın vakti gelmiştir sanıyorum. Bu ay gündemimizde hepimizi çok yakından ilgilendiren bir konu var. Ne kadar çok bilirsek o kadar iyi olduğunu düşündüğüm bu konuyu bizim için araştırdım ve başlığımızı açıyorum “ANTİOKSİDAN”.
ANTİOKSİDAN NEDİR?
Genel olarak yaşadığımız hava kirliliği ve kirliliğin kış aylarında daha da artması, kullanılan tarım ilaçları, sigara kullanımı ve dumanına maruz kalma, kötü beslenme alışkanlığı, teknolojik gelişmeler, ultraviyole ışınlar, çalışma ve yaşam koşulları bunun beraberinde artan stres seviyesi sonucu kısacası çevresel ve psikolojik olarak yaşanılan etkiler sonucu vücudumuzda, hücrelerimize zarar veren kararsız molekül yapısındaki serbest radikaller oluşabiliyor. Oluşan serbest radikallerin yüksek tahribiyetine karşı savunma sistemimizin etkinliğine güç vererek vücudumuzu zararlı etkilerden koruyan maddelere antioksidan diyoruz.
SERBEST RADİKALLERİN YOL AÇTIĞI HASARLAR
Çok yaygın bir hastalık haline gelen kanser, diyabet(şeker hastalığı), kalp-damar hastalıkları, romatizma, karaciğer hastalıkları, sindirim sistemi bozuklukları, alzheimer, parkinson, cinsel problemler ve antioksidan içeriği zengin “Antiaging Diyet” popülerliğinin artmasına sebep deride oluşan kırışıklıklar ve erken yaşlanma, akne oluşumu araştırmalara göre ortaya çıkan hastalıklar. Tehlikenin farkında mısınız?
ANTİOKSİDAN KAYNAKLARI 
Vücudumuzda serbest radikallerin hasarını önleyen bir antioksidan üretimi bulunuyor. Bu zararlı moleküller istedikleri hedefi üretilen antioksidanlardan karşılarlarsa başka hücre yapılarına zarar vermiyorlar. Böylece antioksidanlar bizi oluşabilecek hasarlardan koruyor. Ama vücut aşırı serbest radikal miktarıyla oluşan oksidatif stresle başa çıkamadığında antioksidan sistemimize en büyük destek beslenme düzenimizden geliyor. Antioksidan kaynaklardan zengin beslenme vücut direncimizi önemli boyutta arttırıyor. Özellikle ilerleyen yaşlarda antioksidan üretimimiz yavaşlayacağı için beslenme ön planda tutuluyor. Yapılan bilimsel çalışmalar da hastalıkların önlenmesi ve sağlığın korunmasında özellikle meyve ve sebze tüketiminin gerekliliğini vurguluyor.  Bunun yanında hayvansal gıdalardaki antioksidanlar, bitki ve baharatlar ve melatonin hormonu gibi güçlü antioksidanlarında sağlığımıza muhteşem dokunuşlarını olduğunu biliyoruz.
BU KIŞ NE YEMELİ NE İÇMELİ ?
Yazının başında da bahsettiğim gibi yaşam koşullarımız bu mevsimle değişti hava iyice kirlendi kirlenecek, dışarı çıkıp stres atma, spor yapma gibi faaliyetlerimiz azalacak, soğuyan havayla kapalı ortamların en gözdesi biz olacağız hatta bir de bilgisayar başı işimiz varsa teknolojik harabiyete maruz kalacağız. Peki kendimizi bu durumlara karşı nasıl koruyacağız? Tabi ki doğru beslenme ile.  “Ne yiyip ne içiyoruz?” diyorsak işte bu işin en sağlıklı ve kolay kısmı hemen başlıyorum anlatmaya. Bilimsel araştırmaların sonuçlarını gördük kış sebzelerini ve meyvelerini mutlaka tüketeceğiz. Onu sevmem bunu yemem demeyip yararlı bütün besinleri tüketmemiz çok önemli. Bunun yanında yağlı tohumları tüketmeye ve kaliteli uykuya dikkat edeceğiz. Çünkü;

  • Balkabağı, pırasa, brokoli de rastlanan fenolik bileşikler antioksidan etkiye sahiptir. Kanser oluşumuna, yaşlanmaya, alerjik reaksiyonlara karşı etkilidir.
  • Ispanak ve lahana vb. yeşil sebzelerin içeriğindeki antioksidan madde lutein göz sağlığı için çok önemlidir. Lutein kaynağı çok tüketenlerde özellikle katarakt görülme oranı düşmektedir. Bunun yanında ateroskleroza karşı koruyucudur.
  • Kış için ev yapımı salçamız, yaz domatesiyle yaptığımız konserve domateslerimiz varsa çok şanslıyız. Çünkü Likopen dediğimiz kanser önleyici etkiye sahip bir madde barındırır. Üstelik salçası, ısıl işlem görmüş hali domatesin kendisinden daha fazla Likopen içerir.
  • Lahana, turp, şalgam ve karnabaharın içeriklerindeki glukozinotlar sayesinde kanser riskini azalttığı gösterilmiştir.
  • Havuç içerisindeki ß- Karoten yapısıyla yine antioksidan özellikte iyi bir sebzedir.
  • Yemeklerimizde kolaylıkla kullanabileceğimiz karabiber ve kekik antioksidan özellikteki baharatlardandır.
  • Soğan içeriğinde önemli antioksidanlar olan antosiyanini ve kuarsetini bulundurur.  Kansere karşı, mantar oluşumuna karşı, astıma karşı etkisi olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Tip 2 Diyabet tedavisinde de önemli role sahiptir. Yemeklere ve salatalara ekleyebiliriz.
  • Badem, keten tohumu, yer fıstığı yapılarında bulundurdukları E vitaminiyle antioksidan aktiviteleri yüksektir. Cilt yaşlanmasına, kanser oluşumuna karşı önleyicidirler.
  • Soğuk günlerde en güzel içeceğimiz siyah çay ve yeşil çay hakkında yapılan çalışmalar çay tüketiminin vücuttaki antioksidan potansiyeli arttırdığını gösteriyor. Kansere, kalp hastalıklarına karşı koruyucular. Yine adaçayı, zerdeçal ve karanfille hazırlayabileceğimiz bitki çaylarının antioksidan kapasitesi yüksektir.
  • Önemli bir antioksidan kaynağı olan selenyum deniz ürünlerinde bol bulunur. Hücre hasarını önler, bağışıklık sistemini güçlendirip, kansere karşı koruyucudur. Hafta 2 kere balık yemeyi ihmal etmemeliyiz. Uskumru, hamsi, palamut gibi mevsim balıklarını değerlendirmekte fayda var.
  • Turunçgiller başta olmak üzere yeşil sebze ve meyvelerde bol bulunan C vitamini çok iyi bir antioksidandır. Kansere karşı etkili, kanser hastalarının tedavisinde böbreklerde oluşabilecek hasarı önleyici, ayrıca mide koruyucu özelliktedir.
  • Elma, içeriğindeki kuersetin, kateşin, antosiyanin ve klorojenik asit sayesinde güçlü bir antioksidandır. Kanser, diyabet, obezite, solunum yolu hastalıkları, kalp-damar hastalıkları, immün sistem hasarı gibi hastalıklara karşı koruyucu olduğu çalışmalarda bulunmuştur.
  • Nar, flavonoid ve taninleri içerdiği için zengin bir antioksidan kaynağıdır. Kansere karşı etki mekanizması vardır. Kolesterol, obezite, diyabet, ateroskleroz üzerine etkili olduğunu gösteren çalışmalar vardır.
  • Melatonin vücudumuzdan salgılanan bir hormonumuzdur aynı zamanda güçlü bir antioksidandır. Melatonin gece gündüze oranla 3 ile 10 kat arası daha fazla salgılanır. Salgılanma 22:00 civarı başlar, saat 02:00-04:00 arası en üst seviyeye ulaşır ve 07:00- 09:00 arası azalmaya başlar. Bu yüzden verimli uyku düzeni bizim için çok önemlidir. Melatoninin kanser ve yaşlanmanın önlenmesinde etkili olabileceği düşünülmektedir.

Antioksidan içerikli besinler ve faydaları bahsetmekle bitecek gibi değil. Bu kış bizde bu faydalardan yararlanalım diyorum. Kendimize bir iyilik yapalım ve antioksidan içeriği yüksek besinleri beslenmemize ekleyelim ve farkı cildimiz de izleyelim. Tıbbın babası saydığımız Hipokrat’ında dediği gibi “ Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun.”
Sağlıkla kalın..

Önerilen Makaleler