Günümüzde besin takviyelerinin oldukça yaygınlaşmaya başlamasıyla pek çok besin takviyesi için nedir, ne işe yarar, nasıl kullanılır gibi sorularda artmaya başladı. Üstelik bazılarının kullanımı da hala yanlış biliniyor ve bu tarz besinlerin ya kilo aldırdığına yada kullanıldığı anda zayıflattığına inanılıyor. Ben bugün sizlere bu besin takviyelerinin 5 tanesinden bahsedeceğim. Bakalım ne işe yarıyorlarmış, nasıl kullanabilirmişiz?
En çok bilinen Omega-3 ile başlayalım: Artık hepimizin bildiği gibi çoklu doymamış yağ asitlerinden olan Omega-3 özellikle beyin fonksiyonları için oldukça faydalı bir kaynak. Omega-3 vücut tarafından sentezlenmediği için gıdalar yolu veya takviyelerle almak durumundayız. Eğer omega-3 içeren besinleri yeterince tüketmediğinizi düşünüyorsanız mutlaka takviye ederek tamamlamalısınız. Peki hangi gıdalar omega-3 içerir? Aklınızdan hemen balık geçiyor değil mi? Evet, doğru bildiniz en çok balıklarda özellikle de soğuk su ve dip sularda yaşayan uskumru, ringa, tuna, somon, sardalye gibi balıklarda bulunur fakat tek kaynak balık değildir. Keten tohumu, ceviz gibi sağlıklı yağ kaynaklarının yanı sıra semizotu gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler de omega-3 içermektedir.
Omega-3 zihinsel fonksiyonların yanı sıra yüksek kolesterole de iyi geldiği biliniyor bu sayede kalp hastalıklarının önlenmesine de yardımcı oluyor. Yapılan son çalışmalarda omega-3 eksikliğinin depresyona neden olduğu görülmüş. Bu nedenle omega-3 depresyon tedavisinde de kullanılabiliyor. Hamile kadınlarda omega-3 ihtiyacı arttığı için yeterli miktarda omega-3 alınmadığı takdirde doğum sonrası depresyonuda görülebiliyor. Omega-3’ün saymakla bitmeyecek kadar çok faydası bulunmakta ancak bu kadar popüler olması sağlığa faydasının yanı sıra zayıflama yada kilo alma için de kullanılıyor olması. Buradan tekrar söylemek istiyorum omega-3 kilo aldırmaz. Kilo almak adına omega-3 kullanmak çok da işe yaramayacaktır. Ancak daha sağlıklı bir bünye ve daha aktif bir vücut oluşturacağı için zayıflama konusunda veya iştah yönetimi konusunda yardımcı olacağını söyleyebilirim.
Omega-3 alırken dikkat etmeniz gereken önemli bir nokta var; aktif madde olan EPA+DHEA içeriği yüksek olmalı diğer türlü çok da işinize yaramayacağını bilmelisiniz.
Krill Oil: Krill adı verilen küçük deniz canlılarından elde ediliyor. Son zamanlarda popülaritesi artan bir gıda takviyesi. Sebebi ise kaliteli bir omega-3 kaynağı olması. Az önce belirttiğim aktif madde olan DHA bakımından oldukça zengin. Bu da onun balık yağında bulunan omega-3 den daha kolay sindirilmesini ve vücutta daha kolay kullanılmasını sağlıyor. Kırmızı rengini aldığı “astaksantin” adlı maddenin oldukça güçlü bir antioksidan olması hücre sağlığı açısından da oldukça önemli. Bir diğer konu ise krill oil fosfolipid yapıda yani suda çözünüyor bu sayede omega-3 e göre biyoyararlılığı da daha yüksek olmuş oluyor. Yani krill oil pek çok özelliği bakımından omega-3 den 1-0 önde. Aynı omega-3 yağ asidinde olduğu gibi krill oil de kalp-beyin sağlığı açısından oldukça büyük bir önem taşıyor. Bunun haricinde adet dönemi sancılarına iyi geliyor, yaşlanmayı geciktiriyor, kolestreolü düşürüyor, artrit semptomlarını azaltıyor ve cilt kanseri gibi kanser türlerine karşıda hem kaliteli omega-3 kaynağı olması, hemde çok sağlam bir antioksidan kaynağı olması sebebi ile koruyucu oluyor. Önemli bir uyarı: kabuklu deniz hayvanlarına alerjisi olanlar için sakıncalıdır.
KOENZİM Q10: Vücutta doğal olarak bulunan bu molekülün görevi gıdaların enerjiye dönüştürülmesini sağlamaktır. Oldukça güçlü bir antioksidandır. Eksikliğinde beyin, kalp, karaciğer, böbrekler, pankreas gibi pek çok organda fonksiyon gözükebilir fakat sağlıklı beslenme ile beraber çok büyük eksiklikleri görülmez. Vücudun savunma sistemini güçlendirir. Diyabetli hastalarda yapılan araştırmalarda hemoglobin A1C seviyelerini düşürdüğü gözlemlenmiş. Bunun yanı sıra kalp hastalarında düşük Co-Q10 seviyelerine rastlanmış. Cilde iyi geldiği bilinen Co-Q10 yaşlanmanın etkilerini de yavaşlatıyor ve gün boyu yüksek enerji sağlıyor. Antioksidan özelliği sayesinde sanırım kansere karşı koruyucu etkisinden de bahsetmeme gerek kalmıyor. Koenzim Q10 en fazla kırmızı ette bulunuyor. Bunun yanı sıra kuruyemişlerde, balıkta ve az miktarda sebze ve meyvelerde de bulunmakta.
CLA(Konjuge linoleik asit): Vücut tarafından üretilmeyen esansiyel (dışarıdan alınması gereken) bir omega-6 yağ asididir. Tereyağı, süt, dana eti, kuzu eti gibi hayvansal besinlerden elde ediliyor. Onu popüler yapan en önemli özelliği ise yağ yakımını ve kas yapımını destekleyici özellikte olması. Yapılan araştırmalar sonucu CLA’nın yağ yakıcı etkisi gözlemlenmiş bu nedenle özellikle spor yapan kişiler arasında oldukça yaygın olarak kullanılıyor. Bunun yanı sıra metabolizma hızını arttırıcı, kansere karşı koruyucu, bağışıklık sistemini güçlendirici ve enfeksiyonlara karşı koruyucu etkisi de bulunmakta. CLA’ nın besinlerde bulunduğundan bahsetmiştim fakat yeterli miktarda alınması için tüketilecek olan hayvansal gıdalar fazla kalori alımına da sebep olacağından yağ yakımını ve sporu destekleyici olarak CLA izomeri olan supplementler kullanılmaktadır.
Kalsiyum ve Magnezyum desteği: Kalsiyumun ve magnezyumun kemik sağlığı yönünde etkisini bilmeyen kalmamıştır diye düşünüyorum. Bunun yanı sıra magnezyum özellikle kabızlık problemi yaşayanlar içinde oldukça önemli bir kaynak. Eğer magnezyum kaynağı olan besinleri az tüketiyorsanız bağırsak problemleri yaşamanızda olası bir hale geliyor. Bağırsak sorunları yaşamak ise hayat kalitesini ne yazık ki düşürüyor. Bunun haricinde magnezyum eksikliği kas kramplarını meydana getiriyor. Özellikle şeker hastalarında idrarla beraber magnezyum atılımı fazla olduğundan bu kişilerde magnezyum eksikliği daha fazla görülmektedir. Magnezyum özellikle koyu yeşil yapraklı sebzelerde bolca bulunmaktadır.
Kalsiyum ise kemik sağlığına iyi geldiği gibi yağ yakımını ve zayıflamayı destekleyici bir mineral. Bunun haricinde sinir sisteminin düzenli çalışması içinde oldukça önemli. Kalsiyum ve magnezyumun kasların düzenli çalışması üzerindeki etkili olması sebebi ile özellikle spor yapan bireylerin yararlanması gerektiğini düşünüyorum.
Düzenli beslenme ile kalsiyum ve magnezyum eksikliğini çok yaşamazsınız ancak süt grubu besinlerle problem yaşayan bireyler kalsiyumu ek olarak alabilir. Günlük yeterli miktarda aldığınız takdirde kalsiyum zayıflamanıza, özellikle bel bölgesinin incelmesine yardımcı olacaktır. Fazla alımı böbrekte taş olumuna sebep olacağı için dikkatli kullanılması gerekiyor. İlk tercihiniz kalsiyumu ve magnezyumu besinlerden almak olmalı. Ancak protein ağırlıklı besleniyor, bağırsak sorunları yaşıyor (probiyotik kullanmanıza rağmen), düzenli spor yapıyorsanız uzman kontrolünde bir süre kullanabilirsiniz. Kas gelişimi arttırmak için magnezyum gibi potasyumdan da faydalanabileceğinizi unutmayın…
Fit Not: Teknolojinin gelişmesi ile birlikte besinler hakkında bilgimizde artıyor. Yeni takviye edici gıdalar çıkıyor. Ancak asıl önem vermeniz gereken her zaman için dengeli beslenerek bütün ihtiyaçlarınızı besinlerden düzenli şekilde sağlamanız. Bunun haricinde hiçbir ek besin veya çay asla tek başına etkili olmaz. Düzenli beslenin, düzenli spor yapın eksikliklerinizi tamamlayın her zaman fit ve sağlıklı kalın…